Dil Nedir?
Dil Nedir?
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir vasıta, kendisine özgü kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen bir zamanda atılmış gizli bir antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş sosyal bir kurumdur.
İnsanlar arasındaki ilişkilerde kullanılan jestler, mimikler, el, kol, yüz ve vücut hareketleri de toplumdan topluma az çok değişen anlatım ayrılıklarına rağmen, basit bildirim araçlarıdır. Aynı şekilde, trafik işaretleri, renklerin sembolik anlamlar taşıması veya toplumdan topluma farklı şeyler ifade etmesi de buna örnek verilebilir.
DİLİN ÖZELLİKLERİ
- Her dil, kendi kuralları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlıktır.
- Dil, insanın iç dünyası ile dış dünyasını birbirine bağlayan en önemli araçtır.
- Dil, kuşaktan kuşağa aktarılabilen ve toplumun çeşitli özelliklerini yansıtan sosyal bir kurumdur.
- Kültürün koruyuculuğunu ve taşıyıcılığını yapan temel varlık, dildir.
- Dil bir anlaşma aracıdır.
- Dil doğal bir araçtır.
- Dilin kendine ait kanunları vardır.
- Dil canlı bir varlıktır.
- Dil milleti birleştirir ve korur.
- Dil sesler sistemidir.
- Dil bilinmeyen zamanlarda oluşmuştur.
- Dil gizli bir sözleşmedir.
Dilin Toplum Hayatındaki Yeri ve Önemi
Dil, bir ulusun kültür düzeyini gösteren en iyi araçtır. Ancak kendi diline dayanan, kendi dilinde ilerlemeler yapan bir ulus gerçek bir kültürün de yaratıcısı olabilir. Dil, toplum hayatında çok önemli bir yer tutar ve birçok fonksiyonu vardır. En önemlisi, insanlar arasında iletişim sağlamak için kullanılır. Dil sayesinde insanlar düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini başkalarıyla paylaşabilirler. Aynı zamanda dil, bir toplumun kültürünün ve tarihini yansıtan bir belge olarak da görülebilir.
Dil ayrıca insanların sosyal rollerini ve statülerini ifade etmelerine de olanak tanır. Örneğin, bir dil içinde farklı kelime ve ifadeler kullanarak bir kişinin sosyal statüsünü belirtebiliriz. Aynı zamanda dil, bir toplumda kabul gören değerleri, inançları ve normları yansıtabilir.
Dilin önemi ayrıca, toplumlar arasında iletişim ve anlaşma sağlamada da önemlidir. Farklı diller konuşan insanlar arasında dil bariyerleri nedeniyle anlaşmazlıklar ve sorunlar oluşabilir, ancak dil bilgisi sayesinde bu bariyerler aşılabilir ve toplumlar arasındaki iletişim daha iyi hale gelebilir.
Dilin Kullanımından Doğan Türler
Dilin kullanımından doğan türler, dilin farklı alanlarda ve farklı amaçlar için kullanılması sonucu ortaya çıkan türlerdir. Bu türler genellikle dilbilim uzmanlarınca incelenir. Örnek olarak dilin farklı kullanım türleri şunlar olabilir:
Lehçe
Bir dilin takip edilemeyen tarihi bir devrinde o dilden ayrılan ve hem ses, hem şekli hem de kelime farkı gösteren kollarıdır.
Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir.
Örnek: Türkiye Türkçesi=Karga karganın gözünü oymaz.
Çuvaş Türkçesi=Kurak küşne saksan çavmast.
Yakut Türkçesi=Suorsuorunksaragınongpoz
Şive
Bir dilin takip edilebilen tarihi seyri içinde ayrılan ve hem ses hem de şekil farkı gösteren kollarıdır. Azeri, Türkmen, Kırgız, Özbek, Kazak, Kırım, Kumuk
Örnek:
Türkiye Türkçesi: Karga karganın gözünü oymaz
Gagavuz Türkçesi: Gargagarganın gözün çikarmas.
Azerbaycan Türkçesi: Karga karganın gözünü çıkhartmaz.
Ağız
Bir dilin en yakın zamanda ayrılmış mahalli bölgelerde kullanılan konuşma dili için geçerli sadece ses farkı gösteren küçük kollarıdır. (Erzurum ağzı, Ankara ağzı, Rize ağzı, İstanbul ağzı)
O konuyu daha araştırık deyilim.
Ali arabayı satık mı?
Senin çocuk okulu bitirik mi?
Bitirmesine bitirik de iş buluk deyil.
Dayım daha yaylaya gidik deyil.
Emmim gızını evlendirik mi?
Parayı faize yatırık.
Buban uyanık mı?
Yoo! Akşam çok geç yatık.
Bu içik?
Argo
Argo, farklı bir anlaşma biçimi sağlamak üzere aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dildeki kelimelere özel anlamlar vermek, bazı kelimelerde değişiklik yapmak, dilin lehçelerinden, eskimiş unsurlarından ve yabancı kökenli kelimelerden ve bunların farklı şekillerinden de yararlanmak suretiyle oluşturdukları herkesçe anlaşılmayan kelime ve deyimlerden oluşan, gereğinde mecazlı ve kinayeli anlamlara da yer veren özel dil veya söz dağarcığıdır. Örneğin “öğrenci argosu, asker argosu, futbol argosu, tavla argosu, okey argosu vb.” bunlardandır.
“vardakosta”: şık, zarif
“pangodoz”: bunak
“çaktı”: anladı, sezdi
“tel kırmak”: hata yapmak, gücendirmek
“bangobo”: budala, ahmak
“tırıl”: parasız
“hırbo”: aptal, ahmak vb.
Otuz askeri (lirası) vardı, bir saatin içinde kementledim (dalavere ile elde ettim).
Argolu Şiir Örneği:
Toriğini çalıştır kaşalot
Gır geçme
Çaparize gelirsin sonra zıngadak
Kasıntıdan denizler bulanıyor
Bamya tarlası mı sandın dünyayı
Bak atı alan Üsküdar’ı dolanıyor
Her gün ağzın dört köşe
Ama çıngırağı çektiğinin resmidir
Kim dedi sana rüzgara karşı işe
Asma sakal takma bıyık
Behey ıspanakzâde
Bu gidişin sonu karanlık
Tenhalarda bocurgat yaparsın
İşin gücün haminto
Bilirim her taşın altında varsın
Fazla viraj alıyorsun ağır ol
Eşekten düşmüş karpuza dönersin sonra
Aheste çek kürekleri kendine gel
Bu devran böyle kalmaz
İmam kayığı yanaştı mı iskeleye
Gözünün yaşına bakan olmaz
Baba mirası değildir hayat
Söylemesi benden
İşlet toriğini bay kaşalot
Jargon:
Belli meslek grupları içerisinde sadece onların anlayabilecekleri ortak dile jargon denir. Denizcilerin, polislerin, doktorların kendi içlerinde anlaşmalarını sağlayan ve başkalarının anlamadığı bir dildir.
Öğretmen Jargonu Örnekleri
-ŞÖK’e kalmak: Öğrencinin Şube Öğretmenler Kurulunda değerlendirilmesi.
-Büte bırakmak: Öğrenciyi bütünlemeye bırakmak.
Kurtarma sınavı: Yeniden sınav yapmak.
Veli toplantısı: Düzenli yapılan öğrenci velisi ortak toplantıları.
Polis Jargonu Örnekleri
Enterne etmek: Tutuklamak
Karakol: Polis merkezi
Kelepçe takmak: Kelepçeyle zanlıyı bağlamk.
Zula: Malların saklandığı yer.
Yazı Dili:
Bir ülkede konuşulan lehçe ya da ağızlar içinden yaygınlaşan ve egemen olana verilen addır. Türkiye Cumhuriyeti’nde ortak dil, İstanbul ağzı üzerine kurulmuştur. Bir eylemin çekimi, bir sözcüğün söylenişi ya da kavramın anlatımı, ülkenin başka başka yörelerinde farklılık göstermesidir.
Konuşma Dili:
Dünyada mevcut dillerin hiçbirisi, tam olarak, konuşulduğu gibi yazılmaz; yani, konuşma dili ile yazı dili arasında muhakkak ayrılıklar bulunur. Bazı dillerde bu ayrılıklar çok fazla iken, bazı dillerde çok azdır. Bazı dillerde öyle kelimeler vardır ki konuşulduğu gibi yazıldığında, konuşulanla yazılan arasında hiçbir benzerlik bulunamaz. Özellikle Hint-Avrupa dillerinin Avrupa koluna ait dillerde bu duruma çokça rastlanır. Meselâ, İngilizcede “bir” anlamına gelen ve yazılışı “one” olan kelime, konuşmada “van” şeklindedir. Ama Türkçe gibi fonetik dillerde genelllikle söz ağızdan çıktığı gibi yazıya geçirilir.
Konuşma dili ile yazı dili arasında bir karşılaştırma yapılacak olursa şu özellikler görülecektir:
- Konuşma, sese; yazı, harfe dayanır.
- Konuşmanın aracı, ağız ve çevresindeki organlar; yazının aracı ise, kalem ya da kalem yerine kullanılan daktilo, bilgisayar, optik yazıcı ve benzerleridir.
- Konuşma dili, samimî; yazı dili, resmîdir.
- Konuşma dili, günlük hayatta kullanılan dil; yazı dili kitap dili, edebî dildir.
- Konuşma dilinde, çoğunlukla, özel dil (ağızlar); yazı dilinde, resmî dil kullanılır.
- Konuşulan, özel; yazılan, resmîdir.
- Konuşulanda, sübjektiflik; yazılanda, objektiflik ağır basar.
- Konuşulan, dinlenen; yazılan, görülendir.
- Konuşulan, erken; yazılan geç unutulur. Çokça söylendiği gibi, “Söz, uçucu; yazı, kalıcı”dır.
- Konuşulan, kısa sürede; yazılan, uzun sürede etkileyendir.
- Konuşulan, düşünülmeden, plânlanmadan; yazılan, düşünülerek, plânlanarak ortaya çıkar.
- Konuşulana anında cevap verilebilirken yazılana verilemez.
- Konuşulanı düzeltmek anında yapılabilirken yazılanı düzeltmek sonra da yapılabilir.
- Konuşulan, anında düzeltilebilirken; yazılan, daha sonra da düzeltilebilir.
- Konuşulanı düzeltmede sınırlılık söz konusu iken yazılanı düzeltmede sınırlılık yoktur.
- Konuşulanda, nispeten kontrolsüzlük; yazılanda ise kontrol vardır. Konuşulan kontrole tabi, yazılan kontrolü yapan. Yazı, konuşmanın “inceleme kurulu”dur denebilir.
- Konuşulanda değişim hızlı; yazılan da ise değişim yavaştır, hatta değişime kuvvetli bir direnç vardır.
- Konuşulanın gelişigüzelliği söz konusudur, kurallı olması çok önemli değildir; yazılan ise kurallıdır, yazıda kuralsızlığa tahammül edilemez.
- Konuşmada söz dizimi gelişigüzel, yazmada ise kurallıdır.
- Konuşma, kuralları delmeye; yazı, kuralları korumaya çalışır.
- Konuşma, sınırlı sayıda; yazı, sınırsız sayıda insana ulaşır.
- Konuşmanın yayılım alanı dar; yazının yayılım alanı geniştir.
- Konuşulanın anlaşılmasında zorluk çekilmesine rağmen yazılan, daha kolay anlaşılır.
- Zaman zaman konuşan, yazılanı; zaman zaman da yazan konuşulanı konu eder.