İslamiyetten Önceki Türk Edebiyatı
Bilinmeyen bir tarihte başlamıştır. İslamiyet’in kabulüne kadar devam edegelmiştir. Atlı-göçebe kültürünün izlerini taşımaktadır. Ölüm, yiğitlik, savaş, aşk konuları en çok işlenen konular olarak göze çarpmaktadır. İki koldan gelişmiştir.
A) SÖZLÜ EDEBİYAT
Şaman, kam baksı ozan adı verilen sanatçılar tarafından icra edilmiştir. Bu sanatçılar “kopuz”adı verilen bir saz aleti kullanırlardı. Doğuşu her ne kadar dini törenlere dayansa da zamanla din dışı konular da gelişmiştir.
- Hece ölçüsü kullanılmıştır.
- Aşk doğa ölüm konuları sık işlenmiştir.
- Anomin özellik taşımaktadır.
- Yarım kafiye kullanılmıştır.
- Koşuk, sav, sagu, destan başlıca ürünleri sayılır.
KOŞUK
Kopuz eşliğinde “sığır” denilen sürek avlarında söylenen lirik şiirlerdir. Günümüzdeki “koşma”ların ilk versiyonu sayılırlar. Kafiye şeması “aaab, cccb, dddb”şeklindedir.
SAGU
Yuğ adı verilen ölü törenlerinde ölümün acısının hafifletmek amacıyla söylenen günümüz “ağıt”larının ilk versiyonuna denir. Hece ölçüsünün 7’li-8’li parçaları sıkça kullanılmıştır.
UYARI: Bilinen en eski sagu: “Alp Er Tunga” sagusudur.
SAV
Atasözü demektir. Atasözlerimiz ilk defa “Divan-ı Lugati’t Türk”kitabında bir araya getirilmiştir.
DESTAN
Toplumu derinden etkileyen savaş, kıtlık, afet vb. olayların olağanüstülüklerle bezendirilerek anlatıldığı manzum (bazen nazım- nesir karışık) uzun hikâyelere denir.
Destanlar “Doğal-Yapay”olmak üzere ikiye ayrılır.
DOĞAL DESTANLAR
Gerçekte var olan herhangi bir olayın milletin dilinde yüzyıllar süren bir anlatımdan sonra bir ozan tarafından kaleme alınması sonucu oluşan destanlara denir.
|
YAPAY DESTANLAR
Herhangi bir olaydan yola çıkarak bir ozanın destan kurallarına riayet edip oluşturduğu şiirlere denir.
Yapay Destanlar:
Kaybolmuş Cennet ( Milton)
Kurtarılmış Kudüs ( Tasso)
İlahi Komedya (Dante)
Üç Şehitler Destanı ( F. Hüsnü Dağlarca)
Çanakkale Şehitlerine (M. Akif)
TÜRK DESTANLARININ ÖZELLİKLERİ
- Çoğunlukla manzumdurlar (şiir şeklinde)
- Anonimdirler
- Oluştukları dönemlerin özelliklerini taşımaktadırlar.
- Olağanüstü özellikleri çokça bulunmaktadır.
- Çok sonra yazıya geçirilmişlerdir.
BAŞLICA TÜRK DESTANLARI
SAKA TÜRKLERİNİN DESTANLARI
- Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga’nın yiğitliklerinin anlatıldığı destanlardır.
- Şu Destanı: İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve Hükümdar Şu’nun destanıdır.
HUN TÜRKLERİNİN DESTANLARI
- Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete’nin yiğitliklerini, ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır.
GÖKTÜRK DESTANI
- Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün, dişi bir kurt tarafından kurtarılmasını, korunmasını ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk’ten çoğaldığı anlatılır.
- Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra öçlerini alışlarını anlatan destandır.
UYGUR TÜRKLERİNİN DESTANLARI
- Türeyiş Destanı: Uygur hakanının, üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak tanrıya, kızlarıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlenmeden çoğaldığı anlatılır.
- Göç Destanı: Türklerin, Kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.
B ) YAZILI EDEBİYAT
Türklerin GÖKTÜRK alfabesini kullanmasıyla başlayan dönemdir. Daha eskilere ait maalesef herhangi bir eserimiz yoktur. Tarihi bilinen en eski yazıtımız(mezar taşı): Çoyren (687–692)dir.
Tarihimizin ve dilimizin ilk en önemli belgeleri Göktürk Yazıtlar(Orhun Kitabeleri)dir.
- Doğu Göktürklerine aittirler.
- 720,732,735yıllarında dikilmişlerdir.
- Vezir Tonyukuk, Bilge Kağan, Kültigin adına dikilmişlerdir.
- Yollug Tigin adlı bir yazara yazdırmıştır.
- Öz Türkçe ile yazılmıştır.
- Hakanlar Göktürkleri nasıl birleştirdiklerini, devleti nasıl idare ettiklerini, gelecek kuşakların ne yapmalarını anlatan bir nutuk (söylev)tur.
- Aslında birer mezar taşı olarak tasarlanmışlardır.
- Taşların üç tarafı Göktürk alfabesiyle bir tarafı da Çince yazılmıştır.
- Eserler şu an MOĞALİSTAN sınırları içindedir.
- 1900’ lü yılların başında Strahlanberk tarafından bulunmuş, Danimarkalı Thamson tarafından okunmuşlardır.