Nedir Bu Feleğin Şairlerden Çektiği!

           Bu yazıyı kaleme almadan önce birkaç değişik başlık attım ve karaladım. Çarpıcı bir başlık olmasını istedim ve “Nedir Bu Feleğin şairlerinden Çektiği!!!” başlığını seçtim. Bu başlığı seçmemin sebebi; hani denir ya ağzı olsa da konuşsa… derdi diye. Aynen feleğin de ağzı olsa şairlere çok şey söyleyeceğine inanmamdan. Çünkü şairler her bir kötü durumda topu feleğe atmışlardır. Kötülüğün sorumlusu olarak feleği görmüşler, her seferinde feleğe sitemler yağdırmışlardır.
           Peki, nedir bu felek? Feleğin ne olduğunu anlatmadan önce edebiyatımızda başka bir değişle İslam düşünce sisteminde varlıkların bileşenini açıklamakta yarar var diye düşünüyorum. Yaşadığımız evren İslam düşüncesinde, ulvî ve suflî olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.
            Ulvî varlıklar 9 kat felekten meydana gelmektedir. Bunları sıralayacak olursak;
1-      Fekakü’l Kamer (Ay)
2-      Fekakü’l Utanit (Merkür)
3-      Fekakü’z Zühre ( Venüs)
4-      Fekakü’ş Şams (Güneş)
5-      Fekakü’l Mirrîh (Mars)
6-      Fekakü’l Zuhal (Saturn)
7-      Fekakü’l Müşteri (Jüpiter)
8-      Fekakü’l Burûc (Burçlar)
9-      Fekakü’l Atlas
           Olmak üzere ulvî varlıklar 9 felekten oluşur. Suflî varlıkları da sıralayacak olursak; toprak, hava, ateş, sudur. Bu konuda geniş ve akıcı bilgilere sevgili hocamız İskender Pala’nın Dört Güzeller isimli eserinden ulaşabilirsiniz.     Konumuz felek olduğu için bu anasır-ı erbaa’ya değinmek istemiyorum. İnşallah bir başka yazımızda açıklamak nasip olur.
           Felek dedik, nedir bu felek. Felek insanların gözünde bir saltanat sarayı gibi düşünülmüştür. Bu sarayda birçok unsur bulunmaktadır. Bu unsurlar 9 felekten müterettibtir. Bu tertibin sıralaması ise şöyledir. 4. Felekte bulunan Güneş bu sarayın sultanıdır. Ay bu sarayda vezirdir. Utarit kâtib, Zühre çalgıcı ve oyuncu(rakkâse), Mirrih asker başı, Müşteri kadı, Zuhal ise hazinedârıdır.
           Bu kısa bilginin ardından feleğin şiirlerimizde nasıl kullanıldığından iki kelam edelim. Şairler, her zaman kötü bir durumla karşılaşsa feleğe çatarlar. Bunun sebebi bana göre kader ve kaza inancımızdan kaynaklanmaktadır. Çünkü bizim- Müslümanların- düşünce sisteminde hayırın da şerrin de Allah’tan geldiğine inanılır. Bu durumda insanlar şerr bir durum gördüklerinde bunun sebebi ilahi bir olaya bağlarlar ama bu şerr olayın olayın ardından Allah’a sitem edemezler. Çünkü kader ve kaza imanın gereğidir. Sorgulanamaz. Şairler de şiirlerinde Allah’a sitem edemeyecekleri için alırlar kalemi ellerine başlarlar feleği siteme… Çünkü Allah’a karşı yapılamayan sitemde felek şairler için bir kaçış noktası, hınç alınacak bir durum olarak görülmüştür. Felek şairler için kötülüklerin anası, şerrlerin kaynağı, kanlı bir yer olarak görülmüştür.
           Sevgili aşka karşılık göstermez bunun sebebi uğursuz felektir. Aşk için geçen uykusuz gecelerin sebebi felektir. Hayatta başarısızlık yakasını bırakmaz bunun sebebi felektir. Mutsuz geçen günlerin sebebi yine felektir vs.
            Bu bir gelenek halinde günümüze kadar devam etmiş, şair ve yazarlarca felek bir sitemgâh olarak kullanılagelmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir